Eric Clapton 30 Mart 1945 tarihinde İngiltere’nin Ripley şehrinde doğdu.
Clapton müzik kariyerinin ilk yıllarını önemli gruplarda gitarist olarak geçirdi. 1970 yılında yayınladığı ve kendi adını taşıyan ilk albümüyle solo kariyerine başladığında zaten tanınmış bir rock müzik yıldızıydı. “Yardbirds”, “Bluesbreakers”, “Cream” ve “Blind Faith” gruplarının üyesi olarak kendi kuşağının en iyi gitaristlerinden birisi olarak kendini ispat etmişti.
Eric Clapton 1970 yılının önemli bir bölümünü “Derek and Dominos” grubunun üyesi olarak geçirdi. 1971 ve 1972 yılları arasında fazla çalışma yapmayan Clapton uzun yıllar peşini bırakmayan eroin sorunuyla uğraştı. Çalışmalarına tekrar başlaması ise 13 Ocak 1973'te Londra'daki Rainbow sahnesinde verdiği konserle oldu. Bu konser daha sonra “Eric Clapton's Rainbow Concert” adıyla bir albüm haline getirildi.
GİTAR USTALIĞINDAN ROCKSTAR’LIĞA
Eric Clapton gerçek anlamda solo kariyerini Temmuz 1974 yılında yayınladığı “461 Ocean Boulevard” albümüyle başladı. Bu albümden “I Shot the Sheriff” Clapton’ın ilk bir numaraya yükselen çalışması oldu. “461 Ocean Boulevard” albümününü takip eden on yıl boyunca Clapton'nın imajı, balad tarzı parçalara olan düşkünlüğü nedeniyle, bir gitar ustasından çok, stadyum konserlerin rock müzik yıldızı olarak şekillendi.
Clapton’ın 461 Ocean Boulevard'dan sonra çıkardığı üç albüm, “One in Every Crowd” (Mayıs 1975), canlı kaydedilen “E.C. Was Here” (Ağustos 1975), ve “No Reason to Cry” (Ağustos 1976), göreceli daha az başarılı oldular.
Clapton başarıyı yeniden yakalamak için, "Wonderful Tonight”, “Lay Down Sally" ve "Cocaine" gibi klasik parçalarının bulunduğu “Slowhand” albümünün yayınladığı Kasım 1977 yılını beklemek zorunda kaldı. “Slowhand”in arkasından yayınlanan üç albümde de mutlaka hit olmayı başaran bir kaç şarkısı bulundu.
Clapton'ın 70'lerin ikinci yarısında iyi bir grafik çizen kariyeri, 80'lerin başında düşüşe geçti. Bu yıllarda “Money and Cigarettes”, “Behind The Sun”, “August” gibi albümler çıkaran Clapton, hayranlarına ne kadar iyi bir müzisyen olduğunu 1988 yılının Nisan ayında çıkardığı "Crossroads" albümü ile hatırlattı. 1989 yılında yayınlanan “Journeyman” albümüyle ise eski formuna tamamen kavuştuğu gösterdi.
HAYATINI DEĞİŞTİREN TALİHSİZ OLAY
1991 yılı Eric Clapton açısında çok üzücü bir yıl oldu. Clapton'ın 4 yaşındaki oğlu talihsiz bir kaza neticesinde hayatını kaybetti. Eric Clapton, bu yas dönemini atlatmak için yine müzikten destek aldı. Londra'daki konserinden kaydedilen “24 Nights” adlı albümü piyasaya çıktı ve Rush filmin müziklerini yaptı. Bu soundtrack albümde yer alan ve Eric Clapton'ın kaybettiği oğlu için yazdığı "Tears In Heaven" o güne kadar yaptığı en iyi çalışmalardan biri oldu.
Mart 1992'de Eric Clapton, MTV için Unplugged konserini verdi. Bu konser performansı daha sonra bir albüm olarak piyasaya çıktı. Bundan iki yıl sonra, Clapton blues tarzındaki “From The Cradle” albümünü çıkardı. Bu albüm hem eleştirmenler tarafından çok beğenildi, hem de ticari olarak çok başarılı oldu.
1997 yılında Clapton, Simon Climie ile birlikte Retail Theraphy albümünü çıkarttı. Climie-Clapton iş birliği bir sonra ki albümü “Pilgrim”de de devam etti. Bu albümün başka bir özelliği de Clapton'ın “Journeyman” albümünden bu yana yeni parçalardan oluşan ilk albüm olmasıydı. Bu albümde bulunan “My Father's Eyes” ilk onda uzun süre kaldı. Eric Clapton müziğe hiçbir zaman ara vermedi.
Clapton 2000 yılında eski arkadaşı BB King ile beraber “Riding With the King” albümünü çıkardı. Sanatçının son albümü ise 2001 yılında yayınladığı “Reptile” oldu.